Ayşe Kulin'in Distopik Romanı: Tutsak Güneş

Ayşe Kulin'de distopik roman yazan yazarlar kervanına katıldı.Distopya ve ütopya gibi kavramlarla sık sık karşılaştığımız bu günlerde bu tarz roman yazmak olası olsa gerek.

Ütopya kısaca bütün bireylerin toplum içerisinde mutlu ve huzurlu yaşamasıdır.Ama herkesin mutlu ve huzurlu yaşaması mümkün olmadığı için ütopya imkansız bir olgu olarak görülmektedir.Ülkemizde de ütopya adlı programda bunun güzel bir örneğini gördük aslında.

Distopya ise ütopyanın tam tersidir.Baskı altında kurallara itaat ederek yaşamaktır.

Ayşe Kulin'in yeni romanında ise:

Ayşe Kulin yeni romanı Tutsak Güneş’te soruyor: Düşünmenin, konuşmanın ve en sonunda hatırlamanın da yasaklandığı, sonsuz bir kışın hüküm sürdüğü, bir diktatör ve din adamları tarafından yönetilen bir ülkede nasıl yaşanır?

Çoksatar listelerinin vazgeçilmezlerinden Ayşe Kulin bu kez “distopik” bir romanla okur karşısında. Everest Yayınları’nın 150 binlik ilk baskıyla önümüzdeki günlerde piyasaya süreceği Tutsak Güneş, yakın gelecekte, Ramanis Cumhuriyeti’nde, Uluhan’ın boyunduruğu altındaki bir toplumun portresini çiziyor. Diktatörlük ve özgürlük, toplum ve birey, bilmezden gelinen gerçekler, yasalar ve bu yasalara meydan okuyan tutkularla aşkları ele alan Tutsak Güneş, düzene başkaldıran, gerçeği arayan güçlü kadınların hikâyesini anlatıyor.

Ah, keşke yanıtı bilebilseydim.

Uykusuzluk çektiğim anlarda, bazen tuhaf sahneler beliriyor kafamda. Daha yoğun ve parlak bir aydınlık hatırlıyorum sanki, daha

ışıklı bir sabah... Geceleri ise, masallardaki gibi, âdeta gökte bana göz kırpan yıldızlar ve ara sıra yatağımın üstüne kocaman bir lamba asılmışçasına, uykularımda içime dolan sıcaklık hissi. Derken, bir panik duygusu sarıyor beni.

Kaçmak istiyorum... İyi de kimden veya neden?

Sebebi her neyse, öğrenmenin yolu, anlaşılıyor ki birkaç ay önce tanıştığım bu genç kadına teslim olup uykuya dalmaktan geçecek!

Ben uykumda çok öncelere dönecek, neler yaşamışsam, hepsini anlatacağım.

Anlattıklarım ona, o da bana bir ayna tutacak.